Otizm ve Bağırsaklar Arasında Nasıl Bir Bağlantı Var?
- Rana su Koc
- 19 Nis
- 3 dakikada okunur
Otizm spektrum bozukluğu (OSB), çocuklukta başlayan ve sosyal iletişimde zorluklar, tekrarlayan davranışlar, duyusal hassasiyet gibi belirtilerle kendini gösteren nörogelişimsel bir durumdur. Genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıktığı düşünülür. Ancak son yıllarda giderek daha çok konuşulan bir başka etken daha var: Bağırsak mikrobiyotası.
Bilim insanları, otizmli bireylerde hem davranışsal hem de sindirim sistemi belirtilerinin sık görüldüğünü fark edince, bu iki sistem arasında bir bağlantı olabileceğini araştırmaya başladılar. Elde edilen sonuçlar, gerçekten de dikkat çekici.

Bağırsak Mikrobiyotası Nedir?
Bağırsak mikrobiyotası; sindirim sistemimizde, özellikle de kalın bağırsakta yaşayan milyarlarca bakteri, virüs, mantar ve diğer mikroorganizma topluluğudur. Bu mikroorganizmalar vücudumuzla simbiyotik bir ilişki içindedir: Biz onları besinle besleriz, onlar da karşılığında sindirime, bağışıklığa ve hatta sinir sistemi fonksiyonlarına katkı sağlar.
Doğumla birlikte oluşmaya başlayan bu mikrobiyota; doğum şekli, bebeklikteki beslenme (anne sütü veya mama), çevresel faktörler ve antibiyotik kullanımı gibi birçok etkene bağlı olarak şekillenir.
Sağlıklı bir mikrobiyota dengelidir. Ancak bu denge bozulduğunda ortaya çıkan duruma “disbiyozis” denir. Disbiyozis; sindirim problemlerinin yanı sıra, bağışıklık bozukluklarına, metabolik hastalıklara ve nörogelişimsel bozukluklara da yol açabilir.
Mikrobiyota–Bağırsak–Beyin Ekseni Nedir?
Bağırsaklarımızla beynimiz arasında sürekli bir iletişim vardır. Bu iletişim ağına “mikrobiyota–bağırsak–beyin ekseni” adı verilir. Bu sistemde;
Mikrobiyota, bazı nörotransmitterleri (örneğin serotonin, GABA) üretir,
Bağırsak, bu maddeleri sinir sistemine iletir,
Beyin, alınan sinyallere göre davranış ve duygu durumunu şekillendirir.
İşte bu yüzden, bağırsaklarımız sadece sindirimle değil, duygu durumumuzla ve davranışlarımızla da ilgilidir.

Otizmli Bireylerde Mikrobiyota Neden Önemli?
Otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde, genel nüfusa kıyasla daha sık ve şiddetli gastrointestinal (GİS) belirtiler görülür. Kabızlık, ishal, karın ağrısı, şişkinlik gibi semptomlar, otizmli bireylerin yaklaşık %70’inde raporlanmıştır.
Bu belirtiler sadece fiziksel rahatsızlığa değil, aynı zamanda davranışsal belirtilerin artmasına da neden olabilir. Örneğin karın ağrısı yaşayan bir çocuk, duygularını ifade etmekte zorlanıyorsa davranış problemleri gösterebilir.
Araştırmalar, otizmli çocukların bağırsak mikrobiyotasında bazı değişiklikler olduğunu göstermektedir:
Clostridium, Desulfovibrio, Sutterella gibi türlerin oranı artmış olabilir.
Bifidobacterium, Lactobacillus, Prevotella gibi yararlı bakteriler azalmış olabilir.
Mikrobiyal çeşitlilik genellikle daha düşüktür.
Bu farklılıklar, hem GİS hem de nörolojik belirtileri etkileyebilir.
“Sızdıran Bağırsak” (Leaky Gut) ve Otizm
Otizmli bireylerde “sızdıran bağırsak” olarak bilinen bağırsak geçirgenliğinde artış sıkça görülmüştür. Normalde bağırsak duvarı, zararlı maddelerin kana geçmesini engeller. Ancak geçirgenlik arttığında;
Zararlı bakteriyel ürünler (örneğin lipopolisakkarit – LPS) kana geçer,
Bağışıklık sistemi bu maddelere karşı tepki verir,
Bu iltihabi süreç beyinde de değişikliklere yol açabilir.
Otizmli bireylerde zonulin gibi bağırsak geçirgenliğini artıran protein seviyeleri yüksek olabilir. Bu da “bağırsak–beyin bağlantısı”nın hastalığın belirtilerini etkileyebileceğini düşündürmektedir.

Mikrobiyota Ürünleri ve Nörotransmitterler
Mikrobiyota, sadece bağırsağı değil, nörotransmitter dengesini de etkiler:
Serotonin üretiminin büyük bir kısmı bağırsakta gerçekleşir.
GABA, ruh hali üzerinde etkilidir.
Kısa zincirli yağ asitleri (örneğin bütirat), beyin fonksiyonlarını destekler.
Laktat, p-ksresol, propiyonat gibi maddelerin artışı davranışları olumsuz etkileyebilir.
Bu nedenle, mikrobiyotanın dengede kalması; sadece sindirim değil, davranışların ve bilişsel işlevlerin düzenlenmesi açısından da büyük önem taşır.
Tedavide Mikrobiyotaya Yönelik Müdahaleler
Henüz otizm tedavisinde standart hale gelmiş bir mikrobiyota müdahalesi bulunmamakla birlikte, bazı umut verici çalışmalar yer alıyor:
1. Probiyotikler
Faydalı bakteri takviyesi ile bazı otizm semptomlarının hafifletildiği gösterilmiştir. Ancak etkiler kişiye göre değişebilir.
2. Ketojenik Diyet
Yüksek yağ, düşük karbonhidrat içeren bu diyetin bazı davranışsal belirtilerde iyileşme sağladığı gözlemlenmiştir. Mikrobiyotada da olumlu değişikliklere yol açabilir.
3. Fekal Mikrobiyota Transplantasyonu (FMT)
Bağırsak florasının sağlıklı bireyden alınarak otizmli bireye nakledilmesi işlemidir. Az sayıda çalışmada olumlu sonuçlar bildirilmiş, ancak hala deneysel aşamadadır.
Sonuç
Bu makale, otizm spektrum bozukluğunda bağırsak mikrobiyotasının önemine dikkat çekerken; GİS bozukluklarının sadece fiziksel değil, davranışsal semptomlarla da ilişkili olabileceğini güçlü şekilde destekliyor. Elbette bu bulgular henüz kesin bir tedavi önerisi için yeterli değil, ancak gelecekte kişiye özel mikrobiyota temelli yaklaşımların otizm tedavisinin önemli bir parçası olabileceğini gösteriyor.
Kaynak: Ersöz Alan B., Gülerman F. (2019). Otizm Spektrum Bozukluğunda Bağırsak Mikrobiyotasının Rolü. Türk Psikiyatri Dergisi, 30(3):210–219.
Comments